Memede Kitle Ankara

Bunun için en önemli kriter kişinin kendi muayenesini düzenli olarak yapmasıdır. Her kadın vücudunu en iyi kendi tanır. Farkındalık sayesinde eline gelen kitleler için hekime başvurur. Böylece bir araştırma başlar. Kuşkusuz her hissedilen kitle kötü huylu olmaz ama takibe giren kitlelerde kötüye dönüşümler daha erken anlaşılır.
Yine gözlemlerime göre iyi huylu kitleler için yakın takipte olan kadınlarda kanseri çok erken aşamada saptıyoruz. Çünkü mevcut kitle takibi yapılırken tüm meme gözden geçirilmiş oluyor. İşin özü farkındalık…

Meme muayenesi için önerilen zaman adet gören kadınlar için adetli oldukları günlerdir. Bu önerinin altında yatan neden ise memenin bu günlerde hormon etkisinden en az etkilendiği hormonların meme üstündeki etkilerinin en az düzeyde olduğu günler olmasıdır. Meme dokusu gevşer; bu durum memenin içindeki farkları kolayca anlamamızı sağlar. Meme dokusu yumuşadığı için maskeleme etkisi azalmıştır.

Meme muayenesi ayna karşısında başlamalıdır. Önce görsel olarak memelerde fark var mı, kızarıklık, şişlik, kitle, şekil bozukluğu, ciltte çekinti veya çökme, meme ucunda şekil bozukluğu için gözlem yapılır. Bazı kitleler meme cildinde ceviz kabuğu veya portakal kabuğu diye tanımlayabileceğimiz bir görüntüye neden olur. Daha sonra yine ayakta çapraz elimiz kullanılarak kol altı lenf bezleri kontrol edilir. Ele gelen bir şişlik aranır. Daha sonra sırt üstü yatarak memelerin elle muayenesini öneriyorum. Her bir meme için çapraz el kullanılarak memeler sırayla muayene edilmelidir. Meme saat gibi düşünülebilir. Önce meme başı ve arkası yani merkez, çapraz elin parmak uçları ile muayene edilir. Daha sonra saat 12 kadranından başlayarak çevresel olarak tüm meme parmak uçları ile kontrol edilir.
Memesinde herhangi bir kitle olan tüm kadınların kitlenin iyi huylu olduğu gösterilse bile 6 ayda bir düzenli hekim kontrolünden geçmesi gerekir. İyi huylu kitleler zaman içinde farklılaşabilir. Altı aylık aralarla 3 kez yapılan kontrollerde stabil kalan kitlelerin iyi olduğu kanaati kuvvetlenir. Stabil kitlelerde hekiminizin önerisi doğrultusunda kontrollere yılda bir devam edebilirsiniz.
25 yaşından itibaren her kadının ayda bir kez kendi meme muayenesini yapması önerilir. Risk grubunda olmayan ve meme muayenesi normal olan kadınlar için 6 aylık hekim muayenesi 40 yaşına kadar yeterli olabilir. 40 yaşından itibaren meme kanseri riski arttığı için tarama programları başlar.

Yılda bir kez yapılan mamografi incelemeleri ile tarama yapılır. Muayene ve mamografilerinde özel takip gereken bir bulgu olan kadınlarda hekim önerisine göre takip planı yapılır.

MEMEDE ŞÜPHELİ KİTLE SAPTANIRSA

Memede saptanan kitleleri genel hatlarıyla 3 gruba ayırabiliriz. İyi huylu ve kanser riskini arttırmayan kitleler, iyi huylu ancak farklı derecelerde kanser riski taşıyan kitleler ve kanser kitleleri.
İyi huylu olduğunu ultrasonografi ve mamografi gibi görüntüleme testleri ile saptadığımız kitleleri takibe alırız. Büyümüyorsa veya şekil değişikliği göstermiyorsa 6 ay aralarla takip ederiz.
Arada kaldığımız kitleler olur. Mamografi veya ultrason ile netleşemezsek meme MRI isteyebiliriz. Damar yoluyla verilen kontrast madde sayesinde şüpheli kitle hakkında daha çok bilgi sahibi oluruz. MRI görüntüleri kitle hakkında şüphelerimizi aydınlattıysa takibe standart devam edilebilir. Kanser adına kuşku varsa kitleden iğne biyopsisi alarak patolojinin yardımına başvurmak gerekir.

MEME BİYOPSİ (DOKU TANISI) YÖNTEMLERİ

Memede saptanan şüpheli kitleler için 3 türlü biyopsi yöntemi vardır:
1. İnce iğne aspirasyon sitolojisi: Kan almak için kullandığımız enjektör yardımıyla dokudan hücre örneği alınır. Tanı değeri düşüktür. Genellikle büyük kistler için bu yola başvurulur. Hem tedavi hem tanı sağlar. Kist içeriği sıvı olduğu için enjektörle kolayca boşalır. Elde edilen sıvı tanı amacıyla sitolojik incelemeye gönderilir.
2. Kalın iğne biyopsisi (tru-cut): Kitlenin iyi veya kötü huylu olduğunu gösterir. Tedavi seçeneklerini değerlendirmek için bize yol gösteren değerli bir yöntemdir. Lokal anestezi altında yapılır. Genellikle ultrasonografi eşliğinde kolayca yapılabilir. Bu yöntemde doku elde edildiği için tanı değeri yüksektir. Kitlenin farklı alanlarından çoklu örnek alınır.
3. İnsizyonel biyopsi: Tercih edilen bir yöntem değildir. Özel durumlarda kalın iğne biyopsi ile sonuç alınamazsa küçük bir kesi ile parça alınır. Patoloji sonucuna göre ileri işlem gerekebilir.
4. Eksizyonel biyopsi: Kimi zaman kitleye ait veya hastaya ait faktörler nedeniyle kalın iğne biyopsisi nadir de olsa kesin tanı vermeyebilir. Böyle durumlarda kitlenin tamamı çıkarılarak patolojik inceleme yapılır. Bu yönteme eksizyonel biyopsi denir. Çoğunlukla hem tanı hem tedavi olanağı sağlar.
5. Vakum biyopsi: Kalın iğne biyopsi ile yeterli doku elde edilemediğinde ve operasyon ile eksizyonel biyopsi istenmediğinde lokal anestezi altında vakum cihazı ile kitleden parça alınır. Çoğunlukla kitlenin tümü temizlenebilir. Ancak parça parça çıkarıldığı için kitlenin sınırları hakkında bilgi vermez. Yani geride tümör dokusu bırakılmış olabilir.

Nasıl Yardımcı Olabiliriz?